Tüm dava, baştan sona fiyaskoydu. “Çektim, sıktım 3 tane” diyenin vurduğu, 28 yaşındaki bir gençti...“Olay meşru müdafaa sınırları içinde” dendi, tutuksuz yargılandı... Duruşmalara pek katılmadı. İstese video-konferansla katılabiliyor ve nedense tanınmamak için takma bıyık, peruk takıyordu. Duruşmaya sahte yüzle gelmesine, yüzünü mahkeme heyetinden gizlemesine izin vardı. Mahkeme, mahkeme olmaktan çıkmış, absürt bir oyunun sergilendiği tiyatro salonuna dönmüştü.... Duruşmanın birinde hakimin biri ile savcı bile dayanamadı, bu oyundan sıkılıp uyudular! Uyku rezaleti gazetelerde yayımlanınca uykucu mahkeme heyeti davadan çekilmek istedi ama gerekli görülmedi. Ne olacaktı ki hakimle savcı uyusa da uyumasa da birdi...
Dördüncü duruşmadan sonra hala sanığın ifadesi alınamamıştı; mahkeme artık “getirilmesi”ni emredince beşinci duruşmaya geldi, ne sorulsa “hatırlamıyorum” diye yanıt verdi. Korkuyor gibiydi. Halbuki korumaları vardı ve mahkeme heyetinin müzakere odasına bile giriyorlardı. Heyet, bu duruma itiraz edenleri “ama karar anında onları odadan çıkarıyoruz” yanıtıyla savuşturuyordu...
Altıncı duruşmada işler biraz değişti. “Çektim, sıktım 3 tane” dediği video gösterildi. Kabul edildi ki olay meşru müdafaa değil, “olası kastla adam öldürmek”ti;. Sanığın kaçma ihtimali vardı. Tutuklandı.
İki ay sonra 7. duruşma yapıldı; mahkeme kararını açıkladı. Sanık kasten adam öldürmüştü ama olayda göstericiler onu “haksız tahrik” etmişti, bir de “iyi hali” vardı… bunlar gözönüne alınınca Ethem’i başından vurup öldürmenin cezası olarak 7 yıl 9 ay 10 gün hapis, yeter de artardı bile. Bisiklet gasp eden çocuğun 8 yıl 10 ay, “parasız eğitim istiyoruz” pankartı açan gençlerin 8 yıl 5 ay hapis cezası aldığı memlekette Ethem’in canını almanın cezası da bu oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder