28 Mart 2014 Cuma

Gazete manşetleri...iğrenç ihanetler...

Sabahleyin TV'da hemen her kanalda gazete manşetlerinin okunduğu programlar yayımlanıyor. Kanal kanal gezerken hayretle izledim. "Güvenlik zaafı" haberi başköşede. Fakat beni asıl dehşete düşüren devlet büyüklerimizin savaş çıkarma gayretini öğrenmek. Neden bu gayretkeşlik manşetlerde yok ?  Bir tek ben miyim dehşete kapılan?  Yoksa normal bir şey mi dışişlerinin  savaş bahanesi yaratmak için komşu ülkeye  adam yollatıp kendi topraklarımıza füze fırlattırmaktan bahsetmesi ?

Kanal gezmeye devam ediyorum... Artıbir kanalına zıplamışım; sıra Bir Gün gazetesine geldi.  Hah ! Bir Gün,  manşetine  "4 adam yollarım 8 füze attırırım" lafını taşımış. Sayfa görüntüsü ekranda.  Bir kadın, bir erkek iki sunucu  var. Kadın sunucu (Belit Özükan)  bir an tereddütle durdu,  "Bir Gün'ün manşetini okuyacak mıyız?" diye sordu.  Erkek sunucu (Caner Karaer) "Hayır, geçiyoruz"  gibi bir şey dedi ve  sayfanın altındaki başka bir habere atladılar. Ekranda manşet duruyor. Belit Özükan haberi okurken,  diğeri  "özür dilerim bölüyorum" gibi bir şey deyip "Bir Gün'ü kaldırın ekrandan " dedi birilerine, görüntü kalktı. Hiç bir şey anlamadım...


Ses kaydından bahsetmek serbest ama kayıttaki görüşmenin içeriğinden bahsetmek sansüre mi uğradı? O sunucular neden çekiniyorlardı?  Görüşmenin kaydedilmesi, yayınlanmasından "iğrenç ihanet" olarak bahsedebiliyoruz;  ama  görüşmenin kendisinin -yani savaş hevesiyle türbeye saldırı düzenlemeyi falan-planlamanın- ihanet olduğunu farketmek mi sakıncalı? Yoksa yazmak serbest, tv'de yayımlamak mı değil? Buraya yazabilir miyim?  Bir sakıncası var mı?



Bayan Yanı dergisinden

2014 Dünya Tiyatro Günü


Düzenli blog yayınladığım dönemde  Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün (ITI) Dünya Tiyatro Günü mesajı ile  Türkiye'nin Tiyatro Günü Ulusal bildirisine blogumda yer verirdim. Onu hatırladım ve 2014 mesajlarını da buraya kaydetmek istedim.


Bret Bailey
ITI'nin Dünya Tiyatro Günü  mesajı Güney Afrikalı sanatçı Bret Bailey'in kaleminden çıkmış. Tiyatrocuları bir sorgulamaya davet etmiş Bailey: "Bizler, arenaların ve sahnelerin sanatçıları, piyasanın kendi işine gelen siparişlerine uymakta mıyız? Yoksa elimizdeki gücü sağlamca kavrayarak toplumun kalbinde ve kafasında temiz bir yer açıyor, insanları çevremizde topluyor, onları esinliyor, büyülüyor, bilgilendiriyor, öylece bir umut ve açık yürekli işbirliği dünyası yaratıyor muyuz?"

Tamamını  Yücel Erten'in çevirisiyle buradan okuyabilirsiniz


 ITI Türkiye Merkez İcra komitesinin yayımladığı ulusal bildiri ise imzasız?!  Tiyatro sanatına devletin katkısı bakımından Türkiye'nin ne denli gelişmiş olduğunu falan anlatıyor (sahi kim yazmış olabilir bu metni?)  "...Gelişmiş ülkelerde devlet o nimetten yararlanır, tiyatroyu destekleyerek toplum huzuruna ve hoşgörü ortamına katkıda bulunur. Türkiye de o bakımdan gelişmiş ülke: Uzun geçmişe sahip, öyle katkıları kamu desteğiyle sağlamış ve sağlamakta olan kurumlarımız var.
Bir süredir o alanda tasarlanan yeni girişimler tartışılmakta. Şu koşullar gözetilirse çok hayırlı sonuçlar alınacağı kesindir"

Tamamı Bu adreste yayımlanıyor:


Yücel Erten

Türkiye'deki sanat örgütlerinin kararı ile Yücel Erten alternatif bir ulusal bildiri hazırlamış, "Sanat kurumlarımızın yokedilmesi girişimine sonuna kadar karşı çıkacağız! Susmayacağız, çünkü sanatçı son sözü karanlığa bırakmaz" diye haykırmış. Tam metni buradan okuyabilirsiniz.